Hutbeler
Tevhid Anlayışımız ve Yansımaları
- 19 Eylül 2024
- Yayınlayan: Erdemliler Yolu
- Kategori: Cuma Hutbeleri (Türkçe)
لَوْ كَانَ فِيهِمَا آلِهَةٌ إِلَّا اللَّهُ لَفَسَدَتَا فَسُبْحَانَ اللَّهِ رَبِّ الْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ
Halbuki gökte ve yerde, Allah’tan başka tanrılar bulunsaydı oraların nizamı bozulurdu.
Demek ki o yüce arş ve hükümranlığın sahibi Allah, onların zanlarından, onların Allah’a reva gördükleri vasıflardan münezzehtir, yücedir! Enbiya/21;22
إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي
Muhakkak ki Ben’im gerçek İlah. Benden başka yoktur ilah. O halde sen de yalnız Bana ibadet et. Beni anmak için namaz eda et. Taha/20; 14
ويخرُجُ منَ النارِ مَنْ قالَ: لاَ إِلهَ إِلا اللهُ وفي قلبهِ وَزْنُ ذَرَّةٍ منْ خَيْرٍ Kim kalbinde zerre ağırlığınca hayır bulunduğu halde “Allah’tan başka ilah yoktur derse ateşten çıkar.” Buhari İman ; 32.
Muhterem Müslümanlar! Hutbemiz, Tevhid anlayışımız ve yansımaları hakkında olacaktır.
Tevhid; vahdet kökünden, birleştirme, bir sayma, Allah’ın birliği veya “Lâ ilâhe illallah” hakikatine inanma mânâlarına gelir.
Tevhid, iman esaslarının en önemlisi olup, İslam’ın özünü oluşturan en temel ilkedir.
Sofîye ıstılahında tevhide; yalnız Bir’i görme, Bir’i bilme, Bir’i söyleme, Bir’i isteme, Bir’i çağırma, Bir’i talep etme ve O’ndan başkasıyla olan münasebetlerini de hep O’na bağlama, her şeye O’ndan ötürü alâka duyma anlamları da yüklenmiştir.
Yalnız Biri iste; başkaları istenmeye değmiyor.
Biri çağır; başkaları imdada gelmiyor.
Biri talep et; başkaları lâyık değiller.
Biri gör; başkaları her vakit görünmüyorlar,
Biri bil; marifetine yardım etmeyen başka bilmeler faidesizdir.
Biri söyle; Ona ait olmayan sözler mâlâyâni sayılabilir.” (17. Söz, İkinci Makam)
Alimlerimiz Tevhidi ve yansımalarını üç açıdan ele almışlardır.
1- Tevhid-i Rububiyet; Allah’ın evrenin ve içindeki her şeyin Rabbi, yaratıcısı ve yöneticisi olduğunu ifade eder.
“Göklerde ve yerde ne varsa, her şeyi yaratan O’dur. O’nun her şeye gücü yeter.” ayeti, her şeyin Allah’ın kontrolünde olduğunu açıkça ortaya koyar. (Rum: 22)
Allah’ın mutlak hâkimiyeti, yalnızca varlıkların yaratılması ile sınırlı değildir; aynı zamanda onların rızkını vermek, düzenlerini sağlamak ve yaşamlarını sürdürebilmek için gerekli olan her şeyi yaratmak da Allah’ın elindedir: “Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın.” (Hud: 6) Özellikle, evrendeki düzen, hareketler ve olaylar Allah’ın sürekli müdahalesini ve kontrolünü gösterir. “Her şey, Cenab-ı Hakk’ın ilim ve kudretine bağlıdır. O’nun iradesi dışında hiçbir şey meydana gelmez,” (21. Söz)
Bu inanç, bizim Allah’a olan teslimiyetimizi artırır ve tevekkül anlayışımızı güçlendirir. Allah’ın her şeyi düzenleyen ve kontrol eden olduğunu bilmek, müminin iç huzurunu ve güvenini artırır. Bu tevekkül hali, insanın sorumluluklarını yerine getirdikten sonra Allah’a tam bir teslimiyet içinde olmasını gerektirir.
2- Tevhid-i Uluhiyet; Allah’dan başka hiçbir şeye ibadet edilmemesini ve Allah dışında hiçbir varlığa ilahlık atfedilmemesini ifade eder. Fatiha suresinde geçen “Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz” ayeti, ibadetin yalnızca Allah’a has kılınması gerektiğini açık bir şekilde ortaya koyar. (Fatiha:5) Bu ayet, tevhid inancının ibadetlerdeki en önemli yansımasıdır.
Allah rızası için yapılan ibadetler, insanı hem dünyada hem de ahirette huzura kavuşturur. “İman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül ise saâdet-i dâreyni, hem dünya hem ahiret mutluluğunu getirir.”
3- Tevhid-i Esma ve Sıfat; Allah’ın isim ve sıfatlarının benzersizliğini ve mükemmelliğini ifade eden tevhid anlayışıdır. Allah’ın isim ve sıfatları yalnızca O’na mahsustur ve başka hiçbir varlığa bu isim ve sıfatlar verilmez.
Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın Esmaü’l-Hüsna’sı şu şekilde ifade edilmiştir: “En güzel isimler Allah’a aittir. O halde O’na bu isimlerle dua edin.” (A’raf:180)
Esmaü’l-Hüsna, Allah’ın güzellik ve mükemmellik taşıyan 99 ismidir. Allah’ın isimleri, kâinattaki düzeni, ahengi ve güzelliği yansıtır. Bu isimler, Allah’ın zâtî ve sübûtî sıfatlarının birer yansımasıdır.
Rahman ismi, Allah’ın sonsuz merhametini ve şefkatini ifade ederken, Kadir ismi O’nun her şeye gücünün yettiğini gösterir.
Güneş’in ışıkları nasıl ki tek bir kaynaktan yayılıyorsa, kâinattaki tüm varlıklar da Allah’ın isimlerinin birer yansıması olarak görülür. Bu nedenle her bir varlık, Allah’ın bir ismini ve sıfatını yansıtan bir ayine gibidir. “Her bir varlık, Allah’ın isim ve sıfatlarının bir tecellisi olup, her biri O’nun sonsuz kudretini, ilmini ve hikmetini yansıtır.”
Allah’ın isim ve sıfatlarının bilinmesi, insanın ibadetlerindeki derinliğinin artmasına, Allah’ı daha yakından tanımasına ve O’na daha samimi bir şekilde yönelmesine vesile olur. Allah’ın “Er-Rahman” (sonsuz merhamet sahibi) ismini bilen bir kişi, O’ndan her zaman merhamet diler ve kendi hayatında da merhametli olmayı bir erdem olarak kabul eder. Özellikle ibadetlerde, Allah’ın isimlerini anarak yapılan dualar ve zikirler, kişinin manevi hayatında büyük bir etkiye sahiptirler.
Allah’ın “Er-Rahim” (çok merhametli) ismi, Müslümanın hem Allah’tan rahmet dilemesini hem de kendisinin de merhametli bir birey olmasını gerektirir. Bu isim, insanın sosyal ilişkilerinde de rahmet, şefkat ve hoşgörü ile hareket etmesi gerektiğini öğretir. Allah’ın isim ve sıfatları, bir Müslümanın hem ibadetlerinde hem de günlük yaşamında sürekli rehberlik eden birer kılavuzdur.
“Allah adaleti, iyiliği ve akrabaya yardım etmeyi emreder, hayasızlığı, fenalığı ve azgınlığı yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (Nahl: 90)
Bu ayet, Tevhid’in adaletin sağlanmasındaki önemini vurgulamaktadır. Adalet, İslam’da en yüksek erdemlerden biridir ve bu kavram, yalnızca mahkemede veya resmi işlerde değil, aile ilişkilerinde, toplumsal münasebetlerde ve bireyler arasındaki tüm etkileşimlerde uygulanmalıdır. Allah’ın birliğine iman eden bir Müslüman, başkalarına haksızlık yapmayı, zulmetmeyi ve haklarını çiğnemeyi reddetmelidir. Çünkü bu, Allah’ın razı olmadığı bir davranıştır ve Tevhid’e aykırıdır.
Hutbemizi büyük Müfessir Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın her satırı tevhid ve teslimi ifade eden duası ile bitirelim.
İlahi! Hamdini sözüme sertac ettim,
Zikrini kalbime mi’rac ettim,
Kitabını kendime minhac ettim.
Ben yoktum var ettin,
Varlığından haberdar ettin,
Aşkınla gönlümü bîkarar ettin.
İnayetine sığındım, kapına geldim,
Hidayetine sığındım lütfuna geldim,
Kulluk edemedim afvına geldim.
Şaşırtma beni doğruyu söylet neşeni duyur, hakikatı öğret.
Sen duyurmazsan ben duyamam, sen söyletmezsen ben söyleyemem,
Sen sevdirmezsen ben sevdiremem.
Sevdir bize hep sevdiklerini, yerdir bize hep yerdiklerini,
Yar et bize erdirdiklerini.
Sevdin habibini, kâinata sevdirdin; Sevdin de hilat-i risaleti giydirdin
Makam-ı İbrahim’den makam-ı Mahmuda erdirdin.
Server-i asfiya kıldın. Hatem-i enbiya kıldın. Muhammed Mustafa kıldın.
Salât-ü selam, tahiyyat-ü ikram, her türlü ihtiram ona,
Onun Al-ü Ashab-u etbaına ya Rab!