Hutbeler
RAMAZAN BAYRAMI HUTBESİ | Bayram ve Kardeşlik
- 9 Nisan 2024
- Yayınlayan: Erdemliler Yolu
- Kategori: Cuma Hutbeleri (Türkçe)
بِسْــمِ الله الرَّحْمنِ الرَّحِيم
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ (10)
«المُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِم لا يخُونُه ولا يكْذِبُهُ ولا يخْذُلُهُ ، كُلُّ الْمُسْلِمِ عَلَى الْمُسْلِمِ حرامٌ عِرْضُهُ ومالُه ودمُهُ التَّقْوَى هَاهُنا ، بِحسْبِ امْرِىءٍ مِنَ الشَّرِّ أَنْ يَحْقِرَ أَخاهُ المسلم»
Muhterem Müslümanlar!
Hutbemiz Bayram ve Kardeşlik hakkındadır.
İnşâAllah 10 Nisan Çarşamba günü Ramazan Bayramı’nı idrak edeceğiz.
Bayramlar; kısalığına rağmen haftaların, hatta ayların vâridâtını, hayrını, bereketini ve neşesini bağrında saklayan kutlu, sırlı ve bereketli zaman dilimleridir. Bayramlarda Cenâb-ı Hakk’ın öyle ekstradan teveccühleri ve sürpriz ihsanları vardır ki onlara bayram olmayan on ayda, belki birkaç senede ulaşılamaz. Bayramlar âdeta bir ömrü tatlandıracak kadar engin ilâhî lütuflara mazhar olma vaktidir.
Bir aylık Ramazan’la tam kıvamını bulup derinleşen ve arınan ruhlar için bayram, bütün bir Ramazan’ın özü, kaymağı gibi bir duyguyla gelir. Böylesi Bayramlar, Müslümanların bütün samimiyetleriyle günahlarının affına yol aradıkları “Muhammedî” bir ruhla yalvarıp yakardıkları günlerdir.
Tabi böyle bir mazhariyet Ramazan’ın hakkını vermiş, bayramda da laubaliliğe girmemiş insanlar için söz konusudur. Bayram, Ramazan’ın vâris-i hâssıdır; yani, Ramazan’da sevap ve mükâfat adına ne vaat edilmişse, bayramda da onları bulmak, aynı semerelere sahip olmak mümkündür. Nasıl ki Kadir gecesi, sıkıştırılmış bir hayrât u hasenâtı bağrında saklar; bayram da öyledir…
Bayram, kulluk vazifesini eda etmiş olma ve Cenâb-ı Hakk’ın gufranına kavuşmuş bulunma ümidiyle gelen gönül inşirahıdır. Biz, Ramazan’ı ve oruç günlerini arkada bırakmanın değil, hata ve günahların ağırlığından kurtulmuş olmanın bayramını yaparız.
Bizim bayramımız, evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu da Cehennem ateşinden kurtuluş olan Ramazan-ı Şerif’i tam değerlendirip, ateşten âzâd olma ümidimiz üzerine kurduğumuz bir bayramdır; Allah’ın rahmetinin enginliği ve o rahmetten nasiplenme beklentisi üzerine bina ettiğimiz bir bayram.
Ramazan ve bayramlar, diğer gün ve aylardan farklı olarak sanki yağmur yüklü bulutlar gibi gelir.. eteklerindeki hayrat ve hasenat cevherlerini başımıza boşaltır.. günahlarımızı çer çöp gibi önüne katar, gufran denizlerine sürükler ve bize tekrar ber tekrar,
“Mevlâ bizi affede Bayram o bayram olur
Cürm ü hatalar gide Bayram o bayram olur” dedirtir.
(M. Lütfi Hazretleri)
Bayramlar o kadar büyülüdür ki, gelişi bütün bir yıl beklenir ve gidişindeki keder de ancak, böyle bir ikinci geliş ümidiyle hafifler; tasa iken sevinç olur, hüzün iken beklenen bir sürura inkılap eder.
Bayramlar, biraz da namazlarla bayramdırlar. İş gelip namaza dayanınca, bayram artık yeryüzü işi olmaktan çıkar, semavî bir mânâ ve tesire ulaşır. Öyle ki o gün, Allah’a karşı vazife ve sorumluluklarını yerine getirmeye azmetmiş bütün ruhlar, âdeta vecde gelir. Gönüllerinin bütün rikkatiyle duyup hissettiklerinden lezzet alan bu insanlar, hâlleriyle, dilleriyle, davranışlarıyla saygı duydukları bir huzurun hakkını eda ediyor gibi ağlar, inler ve kıvranırlar.
Bayramlar; gurbetleri izale eden, dostlukları daha bir pekiştiren, kırgınları küskünleri barıştıran, suya hasret çöller gibi ayrılık ateşine yanmış kavrulmuş gönüllerin gözyaşı ile sulandığı zaman dilimleridir.
Hakiki manada değerlendirilebilen bayramlar, ekilen fitne tohumlarıyla birbirinden uzaklaşmış ve adete vahşileşmiş insanların yeniden toparlanmasına ve birbirleriyle kucaklaşmalarına vesile olabilir. Bu vesile ile dinimizin kardeşlik hususundaki tembihlerini bir kez daha hatırlamakta ve çevremize de hatırlatmakta yarar var.
Allah (c.c.) Kur’ân’da, “Müminler sadece kardeştirler. O halde ihtilaf eden kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki O’nun merhametine nail olasınız.” (Hucurat: 10.) buyurmaktadır.
Resûlullah (s.a.s) şöyle buyurdular: “Müslüman Müslümanın kardeşidir…” “…Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez, yardımı kesmez ve onu hakir görmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir… Kim bir Müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.”
“…Bir kimse darda kalana kolaylık gösterirse, Allah da ona dünya ve âhirette kolaylık gösterir… Mü’min kul, din kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da o kulun yardımındadır… Amelinin kendisini geride bıraktığı kişiyi, nesebi öne geçirmez.”
“(Ey Allah’ın kulları!) Birbirinizle hacetleşmeyin… Birbirinize kin ve nefret beslemeyin. Birbirinize darılıp yüz çevirmeyin… –Peygamberimiz üç defa göğsüne işaret ederek buyurdular ki– Takvâ buradadır. Müslüman kardeşini hor ve hakir görmesi, bir kimseye şer olarak yeter. Her Müslümanın kanı, malı ve ırzı, başka Müslümana haramdır.”
Bir başka Hadis-i şerifte Allah Resulü (s.a.s) meâlen şöyle buyurdular: «لا يُؤْمِنُ أَحدُكُمْ حتَّى يُحِبَّ لأَخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ “Sizden biriniz kendisi için sevip arzu ettiği şeyi din kardeşi için de sevip arzu etmedikçe gerçek anlamda iman etmiş olmaz.”
Bayramları idrak; Cenâb-ı Hakk’ın lütfettiği imkanları ihtiyaç sahipleriyle paylaşma ile tezahür eder. Bu bağlamda; Namaz ve dua ile başlayan Bayram, aşağıda tespit edilen hususlar çerçevesinde insanî erdemlerle daha bir enginleşecek ve semavi bir hüviyet kazanacaktır.
- Kardeşlik münasebetleri pekiştirilecektir.
- Yetime, dula, ihtiyaç sahibine sahip çıkılacaktır.
- Büyüklerin rızası alınacaktır.
- Çocuklar sevindirilecektir.
- Hastalara teselli edilecek, şifa temennisinde ve niyazında bılunulacaktır.
- Kırgınlıklar izale edilecek, canı gönülden barış ve esenlik dilekleriyle huzur iklimi tesis edilecektir.
- Hasetten, kıskançlıktan ve su-i zandan uzak durulacaktır.
- Ümitsizlere ümit, dertlilere derman olunacaktır.
- Dostluklar pekiştirilecek, dostluk ve kardeşlik adına Allah rızası buutlu daha sağlam temeller atılacaktır.
- Komşularla güven tazelenerek yeni gönül köprüleri kurulacaktır.
- Gurbetler izale etme adına yalnız ana-babalara evlat, kimsesiz çocuklara ana-baba olunacaktır.
Bütün bunlar yapıldığında Bayram gerçek Bayram olacaktır.
Bayramları gerçek bayram olarak idrak edebilme gayretinde olmalıyız. Yaşanan olumsuzluklara kitlenerek bayramın varidatını duyamamak bir tür talihsizlik olduğu gibi Rabbin takdirine de bir gıllıgış sayılır.
Her şeye rağmen, bayram Allah’ın rahmetine en büyük vesilelerden biri kabul edilmeli ve öyle değerlendirilmelidir.
Bayram, Rahmân’ın rahmetinin bütün mahlukatı kuşattığı, şeytanın bile affolma ümidine kapıldığı merhamet zamanıdır.
Mü’minlerin helâki iftiraktadır!..
Bu bayramlarda insanların gurbet ve yalnızlıkları paylaşılmalı, hüzünlü gönüller tamir edilmeli, kederli yüzler güldürülmelidir. Zira, “Bayramlar, bütün insanî münâsebetlere en pratik bir vesîle, kitleler hâlinde kaynaşmaya en münâsip bir vasattır…” Bu sebeple Müslümanlar birbirlerinin bayramlarını ya yüz yüze gelerek ya da çeşitli haberleşme vasıtalarıyla tebrikte bulunurken teberrükte bulunmalıdırlar.
Bayramınız mübarek olsun.