Hutbeler
Mü’minin Tatil Anlayışı
- 18 Temmuz 2024
- Yayınlayan: Erdemliler Yolu
- Kategori: Cuma Hutbeleri (Türkçe)
وَابْتَغِ فِيمَا آتَاكَ اللهُ الدَّارَ اْلآخِرَةَ وَلاَ تَنْسَ نَصِيبَكَ مِنَ الدُّنْيَا
“Allah’ın sana verdiği her şeyde âhiret yurdunu ara; bu arada dünyadan da nasîbini unutma!” (Kasas,77)
Muhterem Müslümanlar! Hutbemiz, “Tatilde dikkat etmemiz gereken hususlar” hakkında olacaktır.
Tatil ile atalet kelimeleri aynı kökten gelir. Bu yönüyle tatil, kendini atalete, tembelliğe salma demektir. Bir Müslüman açısından tatilin ifade ettiği anlam ne olmalı, bir Müslüman bu zaman dilimini nasıl geçirmelidir? Bunun üzerinde durmaya çalışacağız.
Günümüzde insanlar senenin belirli vakitlerini tatil yaparak geçiriyorlar. Bu vesileyle yapageldikleri işlerine ara vermek, yorgunluklarını atmak, dinlenmek ve eğlenmek istiyorlar. Özellikle yaz ayları geldiğinde çoğu insan evinden, iş yerinden uzaklaşarak tatil mekânlarına gidiyor. Bazıları bunu meşru dairede yapsa da bazıları gaflete dalıyor, günahlara giriyor. Tatil yapma adına gidilen mekânlar, yapılan aktiviteler insanları Allah’tan uzaklaştırabiliyor. Kimileri tatillerini ruhlarını dinlendirme, yeniden şarj olma adına değerlendirirken, kimilerinin yaptıkları tatiller, onları daha da yoruyor.
İnanmış sinelerin, kendilerini ve ailelerini dinlendirmek maksadıyla tatile çıkmaları, imkânları nispetinde ayda veya senede bir, belli günlerde bir yerlere gidip seyahat etmeleri canlılıklarını devam ettirmeleri adına önemlidir.
Devamlı aynı çizgide yapılan işlerin zamanla bıkkınlık vereceği muhakkaktır. Yapılan işlere renklilik kazandırılmazsa, monotonluktan ötürü bıkkınlık olabilir. Buna meydan vermemek için imkânlar nispetinde başka bir mekâna gitmekte, başka işlerle meşgul olmakta fayda vardır.
Aşk ve şevkin kamçılanması, metafizik gerilimin artırılması niyetiyle, aynı duygu ve düşüncenin paylaşıldığı kişilerle görüşmede yarar olabilir. Ecdat yadigârı tarihî eserler, müzeler, dinimize hizmet etmiş büyüklerimizin kabirleri, hizmet maksadıyla kurulan müesseseler ziyaret edilebilir. Böylece insanlar hem dinlenmiş hem de canlılığını korumuş olurlar.
Seyahatlerimizi ve tatillerimizi başından sonuna kadar çok iyi planlayarak manevi beslenme ihmal edilmemeli, dinlendirici/eğlendirici faaliyetlerin yanında, Kur’ân bilmeyenlere Kur’ân okuması öğretilmeli, birlikte kitap müzakereleri yapılmalı, birlikte evradü ezkâr okunmalı veya faydalı görülen daha farklı programlar yapılmalıdır. Mesela insanın arkadaşlarıyla düzenleyeceği bir kitap okuma kampının, zihnî, kalbî ve ruhî faydalarının yanında rahatlatıcı, dinlendirici bir yönü de vardır. Özellikle böyle bir kampı eğer imkân varsa kırların temiz havasını teneffüs edecekleri, dünyevî meşgalelerden uzak kalacakları, ruhlarını dinlendirecekleri asude bir mekânda yapmaları, onların hem tatil ihtiyacını ziyadesiyle giderecek hem de manen beslenmelerine vesile olacaktır.
Şartlar elveriyorsa bu tür programlar ailelerle birlikte yapılabilir, çocukların da ona iştiraki sağlanabilir. Evinden, işinden, okulundan, sürekli aynı şeyleri yapmaktan bunalan insanlar farklı bir atmosferde, farklı aktiviteler yaparak rahatlayabilirler. Özellikle işlerin, meşgalelerin bir hayli arttığı, çalışma şartlarının zorlaştığı günümüz dünyasında insanlar çoğu zaman okumaya, ibadet ü taate, manevî beslenmeye yeterince vakit ayıramıyorlar. Tatil zamanları bunun için bir fırsata çevrilebilir. Çalışma günlerinde fevt edilen işler o zaman yapılabilir. Yapılacak farklı aktivitelerle hem dinlenmiş hem de vaktimizi değerlendirmiş oluruz.
Tatil evden çıkınca başlar düşüncesi ile hareket ederek, stresten uzak durulmalı, Efendimizin, Hz. Aişe annemizle bir yolculuk esnasında yaptığı yarıştan dersler çıkarılmalı, gezilen yerlerin sosyal medyada paylaşılarak, gidemeyenlerin üzülmesine neden olunmamalıdır.
İnanmış bir insan haftalık, aylık veya yıllık istirahatini yapmak için, mekan ve atmosfer değiştirdiğinde, bunu, kalbine ruhuna derman olacak tarzda yapmalı, yeniden işe başladığında ruhen, kalben ve zihnen doymuş olarak başlamalıdır. Beden, ruha tabi olduğundan dolayı, ruhun dinlenmesinden bedende nasibini alacak ve ruha arkadaşlık yapacaktır. Tatil yapıyorum derken, vaktini israf etmemeli, manevi hayatı adına önemli olan bazı hayatî duygularını öldürmemelidir.
Gaflet ve nefsani hevesleri kalınlaştırıcı yerlerde dinlenmeyi düşünmek, ruhun dinlenmesine engel olduğundan, kısmen bedenin dinlenmesini sağlayabilse de, bedenin tam olarak dinlenmesi zinde bir ruha bağlıdır. Bedenle beraber ruh da dinlendirilmek isteniyorsa; ibadet ü taat, güzel ahlâk ve yaşayışlarıyla örnek olabilecek insanlar ziyaret edilmelidir.
Sadece bedenin isteklerini karşılamak için yapılan tatiller, bedeni dinlendirse de gafletin devamını sağlar ve bir kısım manevi latifelerin ve hislerin ölmesine neden olabilirler.
Aziz kardeşlerim; İslâm’ın ilk asırlarında Müslümanları zirvelere taşıyan dinamikler; sa’yu gayret, çalışkanlık, bitmek bilmeyen bir aksiyon ve yaşatmak için yaşamayı hayat felsefesi hâline getirmedir. Bizi mahveden şey ise; rahat düşkünlüğü, yaşama zevki, istirahate çekilmedir. Bir mü’min için “artık yapacak bir şey kalmadı, vazifem bitti, bundan sonra hep dinleneceğim” diye rahata kapılıp boş durması söz konusu olamaz. Bu açıdan büyüklerimizin “müminin emeklisi değil rahmetlisi olur” ifadesi bizler için mesaj doludur. Yaşama sevdasına tutulduğumuz an yaşatma işi olduğu yerde kalır. Kendimizi yaşamaya salarsak, yaşatma aktivitemizi kaybederiz.
Tatil veya dinlenme anlayışımızın, hiçbir şey yapmadan durma değil, aktif dinlenme üzerine kurulması gerekir. Meşguliyetlerimizi değiştirerek dinlenme, dinlenirken yeni yapacağımız işlere motive olma, bedenimiz meşru dairede dinlenirken, ruhumuzun da huzur bulması hedefimiz olmalıdır. Bu sır ve temel felsefe iyi kavranıp fiiliyata geçirildiğinde, hayat çok daha verimli ve bereketli değerlendirilmiş olur.
Yaşatmak için yaşamayı hayat felsefesi hâline getirmiş adanmışlar, hayatlarında atalete, tembelliğe yer vermeyecek şekilde bir çalışma azmi ortaya koymalı. İnsan olmalarının gereği dinlenmeye ihtiyaç duyduklarında da tatillerini, istirahatlerini kendi çizgilerini koruyarak gerçekleştirmelidirler.
Bu duygu ve düşüncelerle herkese; kazasız, belasız, hayırlı ve bereketli tatiller dileriz.