Hutbeler
Miraç Gecesi
- 22 Ocak 2025
- Yayınlayan: Erdemliler Yolu
- Kategori: Cuma Hutbeleri (Türkçe)

سُبْحَانَ الَّذي اَسْرٰى بِعَبْدِه لَيْلًا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِلَى الْمَسْجِدِ الْاَقْصَا الَّذي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ اٰيَاتِنَاۜ اِنَّهُ هُوَ السَّميعُ الْبَصيرُ
Bir gece, kendisine bazı delillerimizi gösterelim diye kulu Muhammed’i, Mescid-i Haramdan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksaya götüren O zatın şanı ne yücedir! Bütün eksikliklerden uzaktır O! Gerçekten, her şeyi işiten, her şeyi gören O’dur. (İsra;1)
Muhterem Müslümanlar!
Önümüzdeki pazarı pazartesiye bağlayan gece Miraç gecesidir.
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) rûhu ve bedeniyle, Burak isimli semavî bir binite binerek, Cebrail ile birlikte Mekke’deki Mescid-i Haram’dan (Kâbe) Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya kadar, yapmış olduğu gece yolculuğuna İsra, Oradan da manevî bir asansör olan mi’râcla, yedi kat göklere yükselip, tâ Sidretü’l-Müntehâ’ya ulaşması, buradan da manevi bir binitle Allah’ın huzuruna varıp, O’nun Zât-ı Akdes’ini yakînen müşahede etmesi ve zaman-mekân üstü konuşması olaylarına da, Mi’râc denilir.
Kur’ân-ı Kerim İsrâ suresin de İsrâ olayını, Necm suresinde de İsrâ’nın devamı olan Mi’râc hadisesini anlatır. (İsra,17/1, Necm, 53/1-18).
Âyetlerde biraz da kapalı olarak anlatılan bu esrarengiz yolculuğu, Peygamberimiz (sav) birçok hadîslerinde detaylarıyla anlatmışlardır. (Bknz: Buhârî, Bed’ü’l-Halk, 6; Müslim, Îman, 264; Tirmizî, Tefsîr 94, Deavât 58; Nesâî, Salât, 1; Ahmed, V, 418).
Cebrail ile Peygamberimiz gökler ötesi bu seyahatte, varlıklar âleminin son sınırı olan Sidretü’l-Müntehâ’ya ulaşmışlardır.
İsrâ ve Mirac, zaman ve mekân hudutları dışında cereyan etmiş, mucizevî bir hadisedir. Bizlere düşende, Hz. Ebû Bekir’in şehadeti gibi “O söylediyse doğrudur!” diyerek, Kur’an’ın ve Allah Resûlü’nün haber verdiklerine tereddütsüz iman ederiz demek olacaktır.
Bediüzzaman Hazretleri Otuzbirinci sözde; Mi’râc‑ı Ahmediye’yi (aleyhissalâtü vesselâm) ve o Mi’râc içinde Kemâlât‑ı Muhammediye’yi (aleyhissalâtü vesselâm) ve o kemâlât içinde risâlet‑i Ahmediye’yi (aleyhissalâtü vesselâm) ve o risâlet içinde çok esrâr‑ı rubûbiyeti tefsir etmiş ve kat’î delîllerle isbat etmiştir. Akılın kavramakta zorlandığı Mi’râc meselesini en zâhir ve vâcib ve lâzım bir tarzda göstermiştir. Hususan Mi’râc’ın meyvelerini ve faydalarını o kadar güzel tasvir etmiştir ki; zerre miktar zevki şuûru bulunan, onlara meftun olmaktan kendini alamamıştır.
İsra ve Miraç olmak üzere iki aşamalı bu gökler ötesi yolculuk, peygamberliğin 12. yılında, hicretten önce, mübarek üç ayların ilki olan Recep ayının 27. gecesinde gerçekleşmiştir. Kadir gecesinin de Ramazan’ın 27. gecesi olması ile aralarında çok gizemli bir tevafuk vardır. Bediüzzaman Hazretleri: “Mi’rac gecesi ikinci bir Kadir gecesi hükmündedir.” sözleriyle, bu gecenin Kadir gecesinden sonra en kutsal gece olduğunu belirtmişlerdir.
Ebu Talip ve Hz. Hatice validemizin vefatı ile çok hüzünlenen, müşriklerin üç yıl süren boykotu karşısında daralan, Tâif’te taşlanan, Müslümanların Habeşistan’a hicret etmek zorunda kalması gibi, büyük sıkıntılarla mücadele eden Efendimize Miraç, Rabbimizin ihsan ettiği ilahî bir hediye ve lütuftur. Allah Rasûlü (sav) ve mü’minler, bu Miraç olayı ile çok muhteşem bir teselliye ve ihsan-ı İlâhîye ye nail olmuşlardır.
Miracın Hediyeleri:
“Ben mi’racdan daha güzel bir şey görmüş değilim” diyen Peygamberler Sultanı, geri dönerken yanında ümmetine çok büyük hediyeler getirmiştir.
Birincisi: Beş vakit farz namazı getirmiştir. İhsan şuuruyla kılınan namazlar, ümmetin Miraç asansörleri olacaktır.
İkincisi: “Âmenerrasûlü” diye bilinen âyetleri getirmiştir. (Bakara, 285-286)
Üçüncüsü: İsra Suresi’nin 22-39. âyetlerinde bahsedilen 12 adet İslâm prensibini getirmiştir.
Dördüncüsü: Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmadan ölen kimselerin, günahlarının affedileceği ve Cennet’e girecekleri müjdesini getirmiştir.
Beşincisi: İyi amele niyetlenen kişiye -onu yapamasa bile- bir sevap; eğer yaparsa on sevap yazılacağı, fakat kötü amele niyetlenen kişiye -onu yapmadığı müddetçe- hiçbir günahın yazılmayacağı; ancak işlediği zaman da sadece bir günah yazılacağı müjdesini getirmiştir.
Bir diğer hediye de, Mi’rac gecesi Allah ile karşılıklı selâmlaşma ve sohbetlerinden bazı sözleri getirmiştir ki; et-Tahiyyâtü diye meşhur olan bu sözler, bütün namazlarda teşehhütte otururken okunmakla, Mi’rac da Allah ile Habibi arasındaki o kutsî sohbeti hatırlatmakta ve benzerî bir konuşmaya bizleri mazhar etmektedir.
Tahiyyât, Efendimizin (sav) Mi’rac gecesinde Yüce Allah ile yaptığı selâmlaşmasıdır. Peygamber Efendimiz Allah’u Teâlâ’nın huzuruna varınca hürmetlerini arzetmek niyetiyle: “Ettehıyyatü lillahi vessalavatü vettayyibat” Bütün dualar, senâlar, malî ve bedenî ibâdetler, mülk, azamet Allah’a mahsustur.” demiş, Allah’u Teala O’nu karşılayıp selamlayarak:
“Esselamü aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullahi ve berekatüh” Ey Peygamber! Selâm sana. Allah’ın rahmet ve bereketi senin üzerine olsun.” Demiştir.
Tekrar Peygamberimiz (s.a.s) konuşarak; “Esselamü aleyna ve ala ibadillahissalihin” Selâm ve esenlik bize ve Allah’ın salih kullarının üzerine olsun” cümlesiyle, Allah’ın selamına mukabelede bulunmuş ve ümmetinden salih kulları da de Allah’ın selamına dahil etmiştir.
Allah ile Peygamber Efendimiz ’in bu güzel konuşmalarına şahit olan Meleklerde de: “Eşhedü enlailahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve rasülüh” diyerek eşlik etmişlerdir.
Değerli Müminler!
Allah Rasulü’ne (s.a.s) gökler ötesi seyahatin en son noktasında verilen Namaz, İlâhî bir armağandır. Miraç’ın esas armağanı namazdır ve bu aynı zamanda her mü’minin miracı olarak, onları da miraca götürecek nurdan bir helezondur.
Mi’raca namazla çıkılır, Allah’a namazla ulaşılır, enbiyanın huzuruna namazla varılır. Namaz, her şeyiyle halis bir ibadet ve Miraç için yegâne vesiledir. Herkese kılacağı namazı ölçüsünde bir mi’rac mukadderdir. Mü’min için her namaz, bir mi’râc vesilesidir. Ve mü’mine düşen de, her namazda farklı farklı buutlarda bile olsa, mi’râcını tamamlamaktır.
Evet bu gece yapılacak ibadet ve dualar, Miraçla gelen manevi hediyelere birer şükür, bir kısım maddi ve manevi felaketlere karşı set ve gelmeyip geri dönen felaketler için de bir teşekkürdür.
Kandilimiz mübarek, istifademiz çok, günahlarımız affedilmiş, derecelerimiz bu gecede yükseltilmiş olsun.
Yazar: Erdemliler Yolu
