Hutbeler
Mâlâyânî
- 6 Ağustos 2023
- Yayınlayan: Erdemliler Yolu
- Kategori: Cuma Hutbeleri (Türkçe)
أَفَحَسِبْتُمْ أَنَّمَا خَلَقْنَاكُمْ عَبَثًا وَأَنَّكُمْ إِلَيْنَا لاَ تُرْجَعُونَ
“Bizim sizi boşuna yarattığımızı, Bizim huzurumuza dönüp hesap vermeyeceğinizi mi sandınız?” (Mü’minûn, 23/115)
مِنْ حُسْنِ إِسْلاَمِ الْمَرْءِ تَرْكُهُ مَا لاَ يَعْنِيهِ “Kendisini ilgilendirmeyen şeyleri (mâlâyâniyi) terk etmesi, kişinin iyi Müslüman olduğunu gösterir.” (Tirmizî, Zühd, 11; Muvatta’, Hüsnü’l-hulk, 1)
Muhterem Müslümanlar!
Hutbemiz; Mâlâyânî denilen, boş ve gereksiz işler hakkındadır.
Mâlâyânî, “İnsanı ilgilendirmeyen, onun için bir anlam ve değer taşımayan” şeydir. Yani, insanın ne kendisine ne çevresine ne dünyada ne de ahirette hiçbir faydası olmayan faydasız işler demektir.
Boş ve gereksiz işler, öncelikle insanın zihnini meşgul eder. Ruhun gereksiz ve mânasız işlerle meşguliyeti, zamanla insanın söz ve davranışlarına yansıyarak insanı esir alır ve kişi farkına bile varmadan hem zihnî hem de fiilî anlamda kendisini anlamsız ve boş bir hayatın ortasında buluverir.
Oysa insanın bir yaradılış amacı vardır. Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ: “Hanginizin daha güzel iş ortaya koyacağını denemek için, ölümü ve hayatı yaratan O’dur.” (Mülk, 67/2) buyurarak, her ne şekilde olursa olsun boş işlerle uğraşmaktan sakındırmıştır.
Lokman (as)’a, bulunduğu ahlâk ve fazilet makamına nasıl ulaştığı sorulduğunda, “Doğru konuşarak, emanete riayet ederek ve mâlâyâniyi terk ederek ulaştım” demiştir. (Muvatta’, Kelâm, 7)
Mâlâyâni olarak görülen ve terk edilmesi gereken davranışlar:
İslâm’ın evrensel ilkeleri ve bu ilkelerle bağdaşan aklın ve örfün kabul ettiği hükümlerdir. Konuşmayla ilgili olanlar en önemli yeri tutar. Bu yüzden, dinimizde gereksiz konuşma ve boş sözlerden kaçınma üzerinde ısrarla durulmuştur. Allah Teâlâ, Mü’minûn sûresinde;
(وَالَّذِينَ هُمْ عَنِ اللَّغْوِ مُعْرِضُونَ) buyurarak müminlerin özellikleri arasında, onların boş söz ve davranışlardan yüz çevirmelerini zikretmiştir. (Mü’minûn, 23/3)
Peygamberimiz de;
(مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلْيَقُلْ خَيْرًا، أَوْ لِيَصْمُتْ) “ya hayır konuş ya da sus” buyurarak, Allah’a ve âhiret gününe inanan bir insanın hayırlı, değerli ve gerekli sözler dışında boş söz sarf edemeyeceğini ihtar etmiştir, (Buhârî, Edeb, 31; Müslim, Îmân, 74)
İnsanın diline hâkim olabilmesi durumunda cennetle mükâfatlandırılacağı müjdesini vermiştir. (Buhârî, Hudûd, 19)
Allah Resûlü, hiçbir zaman fuzulî konuşmamış, (Nesâî, Cum’a, 31) mübarek ağzından gereksiz ve Allah’ın razı olmayacağı bir söz çıkmamıştır. Allah’ın adının zikredilmediği boş konuşmaları değersiz görmüş, ashâbını da bundan sakındırmış, (Ebû Dâvûd, Edeb, 25) onlardan, bu tür konuşmaların yapıldığı bir toplulukta bulundukları zaman, ayrılırken istiğfar ederek ayrılmalarını istemiştir. (Tirmizî, Deavât, 38)
Peygamberimiz, gereksiz ve anlamsız soru sormanın yanında malı israf etmek veya boş yere konuşarak dedikodu yapmak gibi her türlü aşırı ve lüzumsuz davranışa karşı da bizi uyarmıştır. (Müslim, Akdiye, 13; Muvatta’, Kelâm, 8) Alternatif olarak da Allah Resûlü, kişinin yeteneklerini geliştirmesine sebep olan atıcılık, binicilik, gibi faydalı spor ve oyunları öğrenmeyi tavsiye etmiştir. (Tirmizî, Fedâilü’l-cihâd, 11; Beyhakî, Şuabü’l-îmân, VI, 401; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, X, 27)
Peygamberimiz, gereksiz yere yapılan yeminlerle ilgili de ashâbını uyarmış, özellikle alışverişte boş söz, yemin ve yalana sıkça başvurulması nedeniyle, ticaretle uğraşanların bol sadakayla kazançlarını temizlemelerini istemiştir. (Ebû Dâvûd, Büyû’, 1; Nesâî, Eymân ve nüzûr, 22)
Her ne şekilde olursa olsun boş konuşmayı Müslüman’ın karakteriyle bağdaştırmayan Allah Resûlü, insanları güldürmek için yalan yanlış konuşanlara, “Yazıklar olsun!” diyerek sitem etmiş, (Ebû Dâvûd, Edeb, 80; Tirmizî, Zühd, 10) eğlence amaçlı da olsa yalan sözlerde hayır olmadığını bildirerek bunları yasaklamıştır. (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 31)
Allah Resûlü (اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عِلْمٍ لاَ يَنْفَعُ) şeklinde dua ederek dünya ve ahirette faydası olmayan bilgiden Allah’a sığınmış, yararlı işlere talip olmanın önemini vurgulamış (Ebû Dâvûd, Tefrîu ebvâbi’l-vitr, 32; Nesâî, İstiâze, 65) ve faydasız işlerin insanın ahiretini de tehlikeye sokabileceğine dikkat çekmiştir.
Nitekim bir defasında Ashaptan biri vefat etmiş ve çevresindekiler onun cennetlik olduğunu söylemişlerdi. Allah Resûlü ise, onlara bunun bilinemeyeceğini, zira o kişinin kendisini ilgilendirmeyen bir konuda lüzumsuz sözler sarf etmiş olabileceğini söylemiş ve böylece, mâlâyâni işlerin insanın cennete girmesini engelleyebilecek kadar tehlikeli boyutlara ulaşabileceğini söylemiştir. (Tirmizî, Zühd, 11)
Ayrıca Kur’an’da Rabbimiz söyle buyurmaktadır:
وَلاَ تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ إِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤَادَ كُلُّ أُولَئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْئُولاً) “Bilmediğin konu hakkında cahilce konuşma. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsrâ, 17/36) Ayetin ifade ettiği hükme göre; insanın, bilmediği bir konuda söz söylemesi, hüküm vermesi, bilgisizce davranması, bilmediği tanımadığı kişiler hakkında ileri-geri konuşması, yalancı şahitlik yapması, iftira atması, kısaca bilgi sahibi olmadan tahmine göre, dedikoduya göre herhangi biri için maddî veya mânevî zarara yol açacak şekilde konuşması ve hareket etmesi yasaktır. Bunu İslam yasakladığı gibi, modern dünyanın hukukuda, evrensel insani değerler de yasaklar. İslam bu türden insan hakları konusunda bir adım daha ileriye giderek, bu haksızlığın burada olmasa da mutlaka ahirette hesabının görüleceğini söyler.
Muhterem Müslümanlar, günümüzde birçok insan zaman bulamamaktan şikâyetçi, özellikle iletişim araçlarının çeşitlenip çoğalması, medyanın olumsuz etkileri, teknolojik aletlerin yaygınlaşması ile zaman sıkıntısı daha çok hissedilir olmuştur. En kıymetli varlığımız olan zamanımızı çalan hırsızların sayısı artmıştır. Kendi faydamız için ürettiğimiz teknoloji bizi ele geçirmiş ve bizim en kıymetli şeylerimiz olan zamanımızı, ruh sağlığımızı, ahlakımızı, hasılı her şeyimizi tehdit eder hale gelmiştir. Bir eğlence kültürü imiş gibi gösterilerek, özellikle gençlere özendirilen bazı oyunlar, diziler, uygulamalar, farkında olmadan onların ömrünü çalmakta, insanî ve ahlâkî değerleri yozlaştırmakta, insanı kendisine ve çevresine yabancılaştırmaktadır. Mâlâyânî davranışlar, kişiyi asıl uğraşması gereken şeylerden alıkoymakta, yapmakla emrolunduğu ibadetten ve insanlık için faydalı işler yapmaktan uzaklaştırmaktadır.
Rabbim; göz-kulak, dil-dudak gibi azalarımızla ahiretimizi berbat ettirmesin. Dilimizi, kulağımızı, gözümüzü ve diğer organlarımızı, cennetimiz hesabına çalışan birer sevap fabrikasına dönüştürsün! Bu vesile ile çarşamba günü başlayan hicri yılbaşınızı tebrik eder, içinde bulunduğumuz yeni yılın; evvelinin sulh ü salâh, ortasının felah, sonunun da her bakımdan başarılarla dolu olmasını yüce Mevlamızdan niyaz ederiz.
Yazar: Erdemliler Yolu
Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.