Hutbeler
Kur’an’a Yönelelim
- 1 Mart 2024
- Yayınlayan: Erdemliler Yolu
- Kategori: Cuma Hutbeleri (Türkçe)

يَا أَيُّهَا الْمُزَّمِّلُ (1) قُمِ اللَّيْلَ إِلَّا قَلِيلًا (2) نِصْفَهُ أَوِ انْقُصْ مِنْهُ قَلِيلًا (3) أَوْ زِدْ عَلَيْهِ وَرَتِّلِ الْقُرْآنَ تَرْتِيلًا
“Ey örtüsüne bürünen Resulüm! Geceleyin kalk da, az bir kısmı hariç geceyi ibadetle geçir. Duruma göre gecenin yarısında veya bundan biraz daha azında veya fazlasında ibadet etmen de yeterlidir. Kur’ân’ı tertîl ile, düşünerek oku. (Müzzemmil; 1-4)4
Muhterem Müslümanlar! Hutbemiz, Kur’an’a yönelme, onu doğru, güzel okuma ve anlama hakkında olacaktır.
Kur’an’ı kerimi bize hediye eden Allah Teala ferman ediyor: “Kur’ân okurken hızlı değil, kelimelerin hakkını vererek, tane tane okuyun, ta ki Allah kelamının mânası iyice zihninize yerleşsin ve muhtevası size tesir etsin.”
Efendimiz (a.s.m.)’ın bu şekilde okuduğuna dair sünnet-i seniyyede çok örnekler vardır.” Medd yapılması gereken yerlerde med yapardı. Okuyuş esnasında nerede durulup nereden başlanacağına dikkat ederdi. Okurken acele etmezdi. Kimi zaman başkaları duyacak kadar sesli ve kimi zaman da sessiz bir şekilde okurdu. Okurken okuduğu yerin manasına göre Allah’a dua ederdi.
Kur’an-ı hüzünle okuyun. Arap lahnine ve harflerin doğru telaffuzuna dikkat ederdi.
Kur’an-ı okurken nağme ile okur ve Kur’an’ın insan sesiyle güzelleştirilmesini tavsiye eder ve kendileri de sürekli Kur’an okurdu. Kur’an’ın her daim okunmasını isterdi.
Resul-i Ekrem Efendimiz sahabe-i kirama “ayetlerin harflerini tane tane okumayı, her harfi güzel telaffuz etmeyi, uzatılacak yerleri uzatmayı ve durulacak yerde durmayı” emrederdi.
“Kur’an yeryüzüne uzatılmış ilâhî bir urgandır; bir ucu Allah’ın diğer ucu sizin elinizdedir. Ona tutunanlar doğru yolu bulur, helak olmaktan kurtulur. Ona tutunmayanlar ise doğru yoldan uzaklaşır.” (Müslim, Fezâilu’s-Sahâbe, 37.)
Kur’ân mu’ciz insan âciz …
“Bütün kitaplar tek bir “Kitab”in daha iyi anlaşılması için…” sözü okuma adına yapılacak bütün çabaların Kur’ân in anlaşılması için olduğunu ne güzel ifade ediyor.
“Kur’an’ı gereği gibi güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkâr meleklerle beraberdir. Kur’an’ı kekeleyerek zorlukla okuyan kimseye de iki kat sevap vardır.” (Buhârî, Tevhîd 52; Tirmizî, Fezâilu’l-Kur’ân 13;)
“Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir.” (Müslim, Müsâfirîn 252. Ahmed İbni Hanbel, Müsned,V, 249, 251.)
Bir adam Peygamberimize: “Yâ Râsûlallah! Allah’ın en çok sevdiği amel hangisidir? diye sordu.
Peygamberimiz: “Konup göçendir.” buyurdular. Adam:
“Konup göçen nedir?” diye sordu. Peygamberimiz:
“Kur’an-ı Kerim’i başından sonuna kadar okuyup hatmedince hemen yeni bir hatime başlayandır.” buyurdular. (Şerhu Sahîhi’t-Tirmizî, XI, 66.)
Bir defasında Peygamber Efendimiz, Sahabe-i Kiram’dan Ebû Zer (r.a)’e şöyle buyurdular: “Ey Ebû Zer! Allah’ın kitabından bir ayet öğrenmek için sabahleyin evinden erken çıkman, yüz rekât (nafile) namaz kılmandan daha hayırlıdır.” (İbn Mâce, Sünnet, 16.)
“Evlerinizi namaz kılmak ve Kur’an okumak suretiyle nurlandırınız.” (Beyhakî, Şuabu’l-İman, II, 358.)
Bir defasında Hz. Aişe (r.a.), yatsı namazından sonra biraz gecikerek geldi. Sevgili Peygamberimiz ona nerede kaldığını sordu. O da “bir sahâbînin emsâlsiz sesiyle ve güzel bir tavırla okuduğu Kur’an’ı dinlediği için geciktiğini” söyledi. Rasûl-i Ekrem Efendimiz o zâtı pek merak etti ve kalkıp mescide gitti.
Hz. Aişe de Efendimizi takip etti. Peygamberimiz aleyhisselam Kur’an okuyan sahâbiyi biraz dinledikten sonra Hz. Aişe’ye dönerek: “Bu Ebû Huzeyfe’nin Azatlısı Sâlim’dir.” buyurdu. Sonra da sevincini şöyle dile getirdi: “Ümmetimin arasında böyle birini var eden Allah’a hamd olsun.” (İbn Mâce, İkâmet 176)
Kur’an’ı anlamak
Kur’an’ı, bugün insanımız gerektiği gibi bilemiyor, hatta bilme gayreti de göstermiyor. O’nu, sadece namaz sureleri olarak okunan kadarıyla biliyor. Halbuki Kur’an, okunurken insanın içine sinmeli, okuyan O’nu düşünmeli ve O’ndan bir kısım esintiler duymaya çalışmalıdır.
Kur’an, baştan sona mülahaza edilmeli ve bir bütün olarak ele alınmalıdır. O, bir ayet oradan bir ayet buradan bölük-pörçük anlaşılamaz.
– Kur’an’ı anlamak için bir o kadar da Sünnetin bilinmesi lazımdır. Yoksa, M. İkbalin ifadesiyle, çok defa “Kalpler mümin, kafalar da kafir” olur. Sünnet, Kur’an’ın tertibi ve hayata geçirilişini ifade eder. Bu yüzden o bilinmezse, Kur’an kültürü anlaşılmaz. Anlaşılmadığı için de tabii olarak hayata geçirilemez.
Evet, Kur’an bir nasihat, bir hatırlatma, bir zikir ve bir uyarıcıdır. Ne var ki, Kur’an’ın bu yönlerinden istifade edebilmek için, gönüllerin ona karşı açık olması şarttır. Gönlün açık olabilmesi için de her insanın gözünü Kur’an’a dikmesi ve kulağını Kur’an’a vermesi gerekir. İşte bu, bütünüyle Kur’an’a yönelmek demektir ki, başka türlü de istenen ölçüde Kur’an’dan istifade edilmesi imkansızdır…
Arapça bilmeyenlerin sadece meal okumaları tavsiye edilmiyor. Onlar, Kur’an’ı mutlaka tefsirlerden öğrenmeye çalışmalıdırlar. Aksi halde, eldeki meallerle yetinmeleri onları bir kısım şüphelere de atabilir. Hele, Kur’an’ı okudukları meallerden ibaret zannedenler için, böyle bir meal okuma, Kur’an’la hiç ilgilenmemeden daha tehlikelidir…
Muhterem müminler!
Namaz sahih olacak kadar Kur’an okumayı öğrenmek farzdır. Mübarek Ramazan ayini fırsat bilerek hem Kur’an’ı doğru ve güzel tecvitli okumayı öğrenelim, hem de bu aylarda müjdelenen kat kat sevapları kazanma yolunda olalım.
Doğru ve güzel Kur’an okuduğumuz zaman;
– İmanımız kuvvetlenir,
– İbadet etme aşk, heyecan ve coşkumuz artar,
– Ahlakımız güzelleşir,
– Aile ve arkadaşlarımız arasındaki sevgimiz çoğalır,
– Aklımız doyar,
– Kalbimiz huzura erer,
– Ruhumuz şahlanır,
– Sevaplarımız artar,
– Manevi mertebemiz yükselir,
– Cehennemden kurtulmaya vesile,
– Cenneti kazanmaya aracı olur.
– Her şeyden daha önemlisi Yüce Allah’ın sevgi ve rızasını kazanırız.
Kendimizi Kur’an konusunda yeterli görmemeliyiz. Sürekli daha ilerisini hedeflemeliyiz. Hem kendimiz doğru ve güzel okumalı hem ailemizin ve hem de arkadaşlarımızı doğru ve güzel Kur’an okumaya teşvik etmeliyiz.
‘Utanıyorum’ diyerek Kur’an öğrenmeyi terk etmek ya da sürekli bahanelerin arkasına sığınarak öğrenme işini ertelemek şeytanın bizi aldatması olabilir.
Nefsin bahanelerini bir tarafa bırakarak, tembellik ve gafleti de atarak doğru ve güzel Kur’an okumak için bir seferberlik yapalım. Kur’an okumaya ayıracağımız zaman dilimleri Allah katında çok değerli olacaktır.
Yazar: Erdemliler Yolu
