Hutbeler
Kur’ân Okumanın Önemi ve Faziletleri
- 8 Ağustos 2023
- Yayınlayan: Erdemliler Yolu
- Kategori: Cuma Hutbeleri (Türkçe)
يَا أَيُّهَا الْمُزَّمِّلُ (1) قُمِ اللَّيْلَ إِلَّا قَلِيلًا (2) نِصْفَهُ أَوِ انْقُصْ مِنْهُ قَلِيلًا (3) أَوْ زِدْ عَلَيْهِ وَرَتِّلِ الْقُرْآنَ تَرْتِيلًا (4)
قَالَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:خَيْرُكُمْ مَنْ تَعَلَّمَ القُرْآنَ وَعَلَّمَهُ
Muhterem Müslümanlar!
Kurân’a Karşı Vazifelerimiz:
a. Kurân’ın Lafzını Okumak,
b. Kur’ân’ın Manasını Anlamak
c. Kurân’ı Hayata Taşımak/Yaşamak,
d. Kur’ân’ı Tebliğ Etmek
Kur’ân’da onlarca ayet onu okumayı emreder. İbadetlere yönelik ilk emir “Kur’an okumaktır”. Hutbebenin başında okuduğumuz âyeti kerimelerde; “Ey örtüsüne bürünen resulüm! Gece kalk! وَرَتِّلِ الْقُرْآنَ تَرْتِيلاً Kur’an’ı tertîl ile, düşünerek oku!” Müzzemmil/73; 1-4. Buyrulmaktadır. Bu sure nüzul sırasına göre 3 veya 4. Suredir.
Yine; “Sana vahyettiğimizi okuman için, seni de onlardan önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete gönderdik.” (Ra’d Sûresi 13/30).
اُتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ “Sana vahyedilen kitabı okuyup tebliğ et, namazı hakkıyla ifa et. (Ankebut/19/45.)
De ki: «Ben, yalnız her şeyin sahibi olan ve bu kutlu kılınmış şehrin Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Müslümanlardan olmakla ve Kuran okumakla emrolundum.» (Neml 27/91-92)
Kur’an okumak en faziletli ibadetlerden biridir. Fatır/29;30. âyette; “Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah için) gizli ve açık sarfedenler, asla zarara uğramayacak bir kazanç umabilirler.”
Peygamber Efendimiz (s.a.s); “Ümmetimin en faziletli ibadeti Kur’an okumaktır.”
“Bir adam: “Ey Allah’ın Resûlü, Allah’a hangi amel daha sevimlidir?” diye sordu. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): “Yolculuğu bitirince tekrar yola başlıyan” cevabını verdi. “Yolculuğu bitirip tekrar başlamak nedir?” diye ikinci sefer sorunca: “Kur’ân’ı başından sonuna okur, bitirdikçe yeniden başlar” cevabını verdi.”
Efendimiz (s.a.s); «خَيْرُكُمْ مَنْ تَعَلَّمَ القُرْآنَ وَعَلَّمَهُ»”Sizin hayırlınız Kur’ân öğrenen ve öğreteninizdir.” Buyurmuşlardır.
“Kur’an-ı Kerim Allah’a; gökler, yer ve aralarında bulunan varlıklardan daha sevimlidir.”
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Kur’an, her kimi Beni zikretmekten ve Bana el açıp istemekten alıkoyarsa ona, isteyenlere verdiğimin en alâsını veririm. Allah kelamının diğer kelamlara üstünlüğü Allah’ın yaratıklarına olan üstünlüğü gibidir.”
“Namazda Kur’an okumak namaz dışında okumaktan daha faziletlidir. Namaz dışında Kur’an okumak tesbih ve tekbirden daha faziletlidir. Tesbih sadakadan daha faziletlidir. Sadaka oruçtan daha faziletlidir. Oruç ise bir kalkandır. İnsanı ateşten korur.”
Efendimiz (s.a.s); “Ancak iki kişi gıpta edilmeye değerdir: Birisi, Allah’ın kendisine Kur’an ihsan edip de gece-gündüz onu okuyarak uygulamaya çalışan; diğeri de, Allah’ın verdiği malı gece-gündüz infak eden kimsedir.” Buyurmuşlar.
“Kur’an okuyan mü’minin misâli portakal gibidir. Kokusu güzel tadı hoştur. Kur’an okumayan mü’minin misâli hurma gibidir. Tadı hoştur fakat kokusu yoktur. Kur’ân-ı okuyan fâcir misâli reyhan otu gibidir. Kokusu güzeldir, tadı acıdır. Kur’an okumayan fâcirin misali Ebu Cehil karpuzu gibidir, tadı acıdır, kokusu da yoktur.”
Resul-i Ekrem: “Demir paslandığı gibi şu kalpler de paslanır” buyurdu. Ashab: Cilası nedir ya Resulallah? Diye sorunca, Resul-i Ekrem: “Kur’an okumak ve ölümü hatırlamaktır.” Buyurdular.
“Hâfızasında Kur’an’dan hiçbir ezber bulunmayan kişi harab olmuş bir ev gibidir.”
Peygamber Efendimiz (s.a.s); وَالْمُصَحَفُ غَرِيبٌ فِى مَنْزِلِ قَوْمٍ لاَ يَقْرَؤُنَ فِيهِ وَالْقُرْآنُ غَرِيبٌ فِى جَوْفِ الْفَاسِقِ Kur’an, onu okumayan, onda ne olduğunu merak etmeyen ve ondan istifade etmeyi hiç düşünmeyen insanların evlerinde, gönüllerinde gariptir.
Kur’an-ı Kerim’e karşı ortaya konan zahîrî ve sûrî bir ta’zimin de kendine göre mutlaka bir değeri vardır, o da boşa gitmez. Fakat, asıl olan, lafızla beraber manaya ve Kur’an’ın mushafıyla beraber onun Rabbimizin kelamı oluşuna da saygı, hürmet ve muhabbet göstermektir. Bir insan eğer Kur’an-ı Kerim’in ortaya koyduğu davaya sahip çıkmıyorsa ona gereken değeri vermiş olamaz, hak ettiği hürmet ve muhabbeti ortaya koymuş sayılmaz. Bununla beraber, “Hiçbir şey ifade etmez” denemez, çünkü Kur’an-ı Kerim’e karşı o kadarcık saygı bile avâm-ı nâs için bir kurtuluş vesilesi olabilir.
Bediüzzaman Hazretleri; ‘Hıfz-ı Kur’ân’a çalışmak ve Risale-i Nur’u yazmak, bu zamanda hangisi takdim edilse daha iyidir?’ diye sualinizin cevabı bedihîdir. Çünkü, bu kâinatta ve her asırda en büyük makam Kur’ân’ındır. Ve her harfinde, ondan tâ binler sevap bulunan Kur’ân’ın hıfzı ve kırâati her hizmete mukaddem ve müreccahtır. Fakat, Risale-i Nur dahi o Kur’ân-ı Azîmüşşanın hakaik-i imaniyesinin burhanları, hüccetleri olduğundan ve Kur’ân’ın hıfz ve kıraatine vasıta ve vesile ve hakaikini tefsir ve izah olduğu cihetle, Kur’ân hıfzıyla beraber ona çalışmak da elzemdir.” (bk. Kastamonu Lahikası, 44. Mektup.)
Efendimiz (s.a.s) şöyle buymuşlardır: “Kur’an okunan evin hayrı artar; oturanları sıkmaz. Böyle evlere melekler toplanır, şeytanlar uzaklaşır. İçinde Kur’an okunmayan ev oturanlara dar gelir; böyle evlerin hayır ve bereketi az olur; melekler uzaklaşır; şeytanlar üşüşür. İçinde Kur’an okunan, anlam ve yorumuyla meşgul olunan ev, yıldızların yeryüzünü aydınlattığı gibi, sema ehli için aydınlatılır.”
“Kur’an okuyun! Zira Kur’an, kıyamet günü okuyana şefaatçi olarak gelir.”
“Kişi kabrinden kalkınca Kur’an, o kimseyi, rengi değişmiş ve zayıflamış bir halde karşılar ve: ‘Beni tanıyor musun?’ der. O da: ‘Hayır’ cevabını verir. O zaman: ‘Ben senin arkadaşın olan ve seni şiddetli sıcaklarda susuz, geceleri uykusuz bırakan Kur’ân’ım’ der. Sonra o şahsa vakar tacı, anne-babasına da iki değerli elbise giydirilir. Anne-baba bunun sebebini sorunca, çocuklarının Kur’an’la olan meşguliyeti gösterilir.”
Kur’ân’ın aydınlatması âhirette de devam edecektir. “Her kim Allah’ın kitabından bir âyet öğrenirse, o öğrendiği kıyâmet günü kendisine bir nur olacaktır.”
Kur’ân’ı zorlanarak okuyanlara iki sevap vardır. “Kur’ân-ı Kerim’i maharetle okuyan bir insan, Kirâmen Kâtibin melekleri seviyesinde olur. Onu o seviyede beceremeyen fakat halis bir niyet ile okumağa çalışan, okurken de kem küm edip dili dolaşan ve Kur’ân’ı okumak ona zor geldiği halde okuyan insana da iki sevap vardır.”
Kur’an okumada asgari ölçü:
Milletin gizli-açık bütün ızdıraplarını dindirmeye ve çok iyi okuduğu çağının ihtiyaçlarını kalb-kafa bütünlüğüyle gidermeye çalışan, Allah’ın bütün lütuflarını yine O’nun rızası istikametinde ve kendi mefkûresi uğrunda kullanan, sonsuza yelken açmış aşk, şevk ve irade insanlarının mutlaka Kur’an-ı Kerime ve evrâd ü ezkâra ayıracağı bir zamanı olmalı ve bu konuda hiçbir mazeret ileri sürmemelidir. Her gün bir miktar (bir hizb = 5 sayfa) okunmalı ve manasına da bakılmalı.
Yazar: Erdemliler Yolu
Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.