Hutbeler
AREFE GÜNÜ VE EHEMMİYETİ
- 16 Haziran 2024
- Yayınlayan: Erdemliler Yolu
- Kategori: Cuma Hutbeleri (Türkçe)
قال الله تعالى في كتابه الكريم
ثُمَّ أَفِيضُوا مِنْ حَيْثُ أَفَاضَ النَّاسُ وَاسْتَغْفِرُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ
و قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: صَوْمُ يَوْمِ عَرَفَةَ كَفَّارَةُ سَنَتَيْنِ: سَنَةٍ مَاضِيَةٍ، وَسَنَةٍ مُسْتَقْبَلَةٍ، …»
Muhterem Müslümanlar! Hutbemiz, mübarek Arefe gününü kıymetine uygun şekilde yaşayarak, bir kutlu zaman dilimini daha hakkıyla değerlendirmek hakkındadır.
İslâm’da zaman ve mekânlar bütün kıymet ve kutsiyetini, hakikatte Allah’ın dilemesinden alırlar. Müslümanlara sonsuz feyz ü bereketin gelmesine birer vesile olurlar. Ayrıca o zaman dilimlerinde gerçekleşen önemli olaylar ve yaşayan kıymetli insanlar, içinde bulundukları zaman ve mekâna değer kazandırırlar.
Bugün Zilhiccenin sekizinci günü olan Terviye, başka bir deyişle derin derin düşünme günüdür. Hz. İbrahim’in (aleyhisselâm); oğlu Hz. İsmail’le ilgili gördüğü rüyanın ilk günü ve bu rüyanın ne manaya geldiğini düşündüğü gündür.
Terviye günü, Hacılar Mekke den Mina’ya doğru yola çıkarlar. Mina’ya gelip orada geceledikten sonra, Arefe günü sabah namazını Mina’da kılarak, güneşin doğuşunu takiben Arafat’a çıkmaları, öğle ve ikindi namazlarını öğle vaktinde birlikte ‘cem etmek’ suretiyle kılmaları, zamanlarını tekbir, tehlil, telbiye, salât ü selâm ve dua ile geçirmeleri ve ardından akşam güneşin batmasıyla birlikte Müzdelife’ye doğru yola çıkmaları sünnettir.
Yarın Zilhiccenin dokuzuncu günü yani “Arefe” günüdür. Başta okumuş olduğumuz Âyet-i Kerîme’de, “Sonra, insanların sel gibi aktığı yerden siz de akın edin ve Allah’tan af dileyin! Çünkü Allah çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur.” buyrulmaktadır (Bakara,199). Efendimiz (s.a.s.), O günün faziletini şöyle anlatır:
“Arefe günü tutulan oruç, iki senenin günahına keffarettir. Bir önceki sene ve bir sonraki sene.” (Müslim, Sıyâm, (1162, Beyhakî, es-Sünenü’l-kübra, 3/221)
“Günlerin en efdali (faziletlisi) Arafe günüdür… Duaların en efdali de Arafe günü yapılan duadır…” (Muvatta, Hacc 346)
“Kim Arafe günü dilini, kulağını ve gözünü haramdan korursa, iki arefe arasındaki küçük günahları bağışlanır.” (Suyûtî, Câmiu’s-Sagîr, 3/471)
“Arafe günü vakfe sırasında, Cenâb-ı Hakk’ın Cehennem’den azad ettiği kulların sayısı, diğer günlerde azad ettiklerinden kat kat fazladır… (Muslim, Hacc 436)
Arefe Günü’nün fazileti ve o günü kıymetine uygun yaşamak
Allah’ın (cc) ehemmiyet verdiği güne biz de ehemmiyet verelim ve o günü gerektiği gibi yaşayalım ki onun kıymetiyle, bereketiyle değerlenelim. Arefe günü, hacılar Arafat’ta vakfe yapıp dua ederken manen onların yanında olduğumuzu hissederek, dualarına iştirak edelim.
Arefe günü, bayram alışverişlerine çıkmak âdet olmuş olabilir. Ancak bu alışverişleri daha önce yapıp Arefe gününü evde ibadetle geçirmek tercih edilmelidir. Allah’ın af dağıttığı bir günde, sokaklarda vakit geçirmek, diğer günlerde olduğu gibi hareket etmek ve Arefe gününü farklı yaşamamak mü’mine yakışmasa gerektir.
Arefe günü sabah namazından başlayarak Bayramın 4. Günü ikindi namazına kadar, Namazların farzını müteakip verilen selâmdan sonra; “Allahü Ekber. Allahü Ekber. Lâilâhe illallâhü vellâllü ekber. Allahü ekber ve lillâhilhamd.” denilerek Teşrîk Tekbiri getirmek vaciptir. Unutarak konuşan veya yerinden ayrılan biri Teşrîk Tekbiri söylemez. Teşrîk günlerinde kazaya kalan bir namaz, Teşrîk günlerinde kaza edilirse Teşrîk Tekbiri getirilir; diğer günlerde ise getirmek gerekmez.
Arefe günü, İhlas Suresi’ni bin defa okumak
İhlâs Sûresini farklı sayılarda okumanın fâziletlerine dair hadisler olduğu gibi, 1000 defa okumanın faziletiyle ilgili rivayetler de vardır.
“Kim ki bin kere ‘Kulhüvallahü ahad sûresi’ni okursa, kendi nefsini Allah’tan satın almış olur.” (Suyuti, el-Fethu’l-Kebir, 3/227)
“Kim ki Arefe gününde bin kere ‘Kulhüvallahü ehad suresi’ni okursa, Allah Teâlâ ona istediğini verecektir. (Münavî, Feyzü’l-Kadir, 6/203)
Bediüzzaman Hazretleri, “Bizim memlekette eskide Arefe gününde bin İhlas-ı şerif okurduk…” demek suretiyle bu geleneğe işaret etmiştir. (Şualar, On Üçüncü Şua, s.299)
Beş yüz Arafe’de, beşyüz de ondan önceki günde olmak üzere ikiye taksimle de bu okuma yapılabilir. Böyle bir okuyuşun bereketiyle ‘kalbde’ birtakım hakikatlerin açıldığını ve çoğu manevî duyguların bundan gıdasını aldığını bazı İslâm ulemasının tecrübeleri göstermektedir. (Mektubat 340, 343; Şualar, s.299)
Arefe günü, Arafat’taki hacıları taklit maksadıyla insanlar herhangi bir mescid ya da yerde toplanabilir. Nasıl ki hacdakilerin Teşrîk Tekbirleri’ne başlamasıyla diğer bütün mü’minler de başlıyorlar, onlarla aynı günde bayram edip kurbanlarını kesiyorlar.. öyle de, Arafe gününün şuurunda olarak kalben niyeti halis tutup vakfe saatlerine denk gelen vakitlerde hatta gün boyu şahsen veya cemaaten bunu gelenek hale getirmeksizin topluca tevbe ve istiğfar edip dua ve niyazlarda bulunmakta bir mahsur yoktur. Aksine, “Haccın yümün ve bereketinin toplandığı bu günde, ihlâs ve samimiyetle istenildiği takdirde Arafat’takilere lutfedilen İlâhî mağfiret ve nimetlerden nasibdâr olmak kuvvetle muhtemeldir.” (Fasıldan Fasıla, 3/242)
Teknolojinin imkanlarından da istifade ederek, Arefe gününü umumi bir dua seferberliğine dönüştürme imkânı olabilir. Canlı olarak katılabileceğimiz bir program üzerinden ortak dua yapabiliriz. Arafat’ta yapılan dualara iştirak edebiliriz. “Ferd hususî meziyet ve fazîletleriyle belli şeylere taliptir ve Allah onları verir; ama yağmur duası, bayram namazı, Arafat’ta toplanma ibadetlerinde olduğu gibi cemaate Allah’ın vereceği bazı şeyler vardır ki, onlar ancak cemaat halinde istendiği zaman verilir.
Evet, aynı ruh, aynı duygu, aynı düşünce, aynı mefkûre etrafında kenetlenmiş kimselerin, birlik içinde Hakk’a yönelişlerinde öyle bir derinlik, his ve şuurlarında öyle bir zenginlik, zikr u fikirlerinde öyle bir enginlik vardır ki, en istidatlı fertler ve en kâmil insanların bile, böyle bir heyet içindeki vâridlerin en küçüğünü dahi, tek başlarına elde etmeleri mümkün değildir.
Ayrıca dünyanın farklı yerlerinde bulunan ihtiyaç sahiplerinin imdadına koşma adına, üzerimize aldığımız sorumlulukları yerine getirmeye gayret etmeliyiz. İmkân ölçüsünde sadaka ve infakta bulunmalı, hayırlı işlerle meşgul olmalıyız. Maddî-manevî ihtiyaç sahiplerinin imdadına koşan mü’minler, o anda Arafat’ta ve Müzdelife’de olan kimselerin sevabına denk, sevap kazanmış olabilirler…” (Fas. Fasıla, 2/147)
Arafe günü, Müslümanların mağfiret bayramıdır; cehennemden kurtuluş bayramıdır. İlâhî merhametin galeyana geldiği böyle bir zaman diliminde, içli yakarışlarla, samimî ve yürekten tevbe ve istiğfarlarla Allah’a yönelmeliyiz.
Rahman ve Rahim Rabbimiz, Arefe günü hürmetine günahlarımızı affetsin, ümmet-i Muhammed’e ve bütün insanlığa, yaşanılan sıkıntılardan kurtuluş yollarını göstersin.